|
|||
![]() |
Sarı Kantaron Yağı | ||
Osman Erman Sönmez | |||
erman sonmez@gmail.com | |||
Hemen hemen tüm Türkiye'de yaygın ve yabani olarak yetişen Hypericum perforatum L, ülkemizde “Sarı Kantaron, Binbirdelik Otu, Yara Otu, Kanotu, Mayasıl otu, Kuzukıran” gibi adlarla bilinmektedir. Mayıs-Eylül ayları arasında parlak sarı renkli çiçekler açan 30-80 cm yüksekliğinde çok yıllık otsu bir bitkidir. Bitki dünyanın birçok yerinde yetişmekte ve son yıllarda artan talep nedeniyle Avrupa, Amerika, Avustralya ve Çin’de bitkinin tarımı yapılmaktadır. Çiçeklenme döneminde toplanarak toprak üstü kısımlarından hazırlanan bitki, “Hyperici herba” adı ile Avrupa Farmakopesinde yer almaktadır. Elde edilme yöntemi (Maserasyon): Kantaron yağı üretiminde Hypericum perforatum türü kullanılmaktadır. Bu ürünün üretiminde ise tam bir standardizasyon olmayıp, farklı üretim parametreleri kullanılarak elde edilmektedir. Üretim maserasyon olarak adlandırılan yöntemle gerçekleştirilmekte olup bu amaçla zeytinyağından faydalanılmaktadır. Yapılmış Çalışmalar: Farmakolojik araştırmalar sarı kantaron yağının küçük yaralar ve yanıklar, güneş yanıkları, sıyrıklar, ezilmeler ve ülser gibi durumlarda kullanımını desteklemektedir. İçeriğindeki naftodiantronlar (hiperisin gibi) ve fluroglisinoller antioksidan, antienflamatuar, antikanser ve antimikrobiyal aktiviteleri içermektedir. Kantaron yağı nın’ geleneksel kullanımı: Yunanca “Huper” ve “eikon” sözcüklerinden oluşmaktadır ve “doğaüstü” anlamı taşımaktadır. Bitkiye bu ismin eski çağlarda mistik ve sihirli güçlere sahip olduğuna inanıldığı için verildiği tahmin edilmektedir. Antik Çağlardan beri Hypericum perforatum’un yara iyileştirici, ağrı kesici, diüretik etkilerinden yararlanılmış ve bitkiden hazırlanan çeşitli preparatlar siyatiğe ve zehirli ısırmalara karşı halk arasında kullanılmıştır. Eski Yunan ve Roma zamanlarından bu yana H. perforatum, akciğer, mide, bağırsak, böbrek ve idrar yollarının kronik hastalıklarında, gece idrarını kaçıran çocukların tedavisinde, yara ve yanık iyileşmesinde ve antimikrobiyal olarak halk arasında kullanılmış olan bir bitkidir. Eskiden beri özellikle yatalak hastaların yaralarının tedavisinde çok iyi sonuçlar verdiği bilinmektedir. Yine antik çağlardan beri H. perforatum’un nörolojik ve psikiyatrik hastalıkları tedavi etmekte kullanıldığı bilinmektedir. Melankoli ve delilik tedavisinde kullanılmıştır. Bitkinin halk arasında baş ağrısı, menopozal nevroz, zihinsel hastalıklar, hipokondriyazis, hidrofobi, aşırı duyarlılık, nevralji, koksalji, tetani, paraliz, spatik paraliz, çene kilitlenmesi, boyun tutulması, omurilik hastalıkları, spinal konvülziyon, spinal irritasyon gibi bazı nörolojik rahatsızlıklarda da kullanıldığı rapor edilmiştir. H. perforatum ülkemizde de çeşitli hastalıklara karşı etnomedikal kullanımı olan bir bitkidir. Bitkinin eski dönemlerden beri ülkemizde halk arasında soğuk algınlığına, şeker hastalığına, ülsere, mide-bağırsak rahatsızlıklarına, sarılığa, karaciğer ve safra kanalı rahatsızlıklarına karşı kullanıldığı rapor edilmiştir. Bitkiden hazırlanan %1’ lik infüzyon, dahilen antispazmodik, yatıştırıcı ve kurt düşürücü olarak; sarı kantaron yağı (Oleum Hyperici) ise haricen antiseptik ve özellikle yanık yaraları başta olmak üzere yara iyi edici olarak kullanılmaktadır . Dahili kullanımı: Mide koruyucu ve ülser için sarı kantaron yağı günde 2 defa 10 ml sabah ve akşam aç karnına içilmesi tavsiye edilir. Harici kullanımı: Cilt üzerinde meydana gelen sıyrık, yara, sezaryen yarası, yanık ve güneş yanıklarını iyileştirmek amacıyla 9-10 damla kantaron yağı masaj yapmak suretiyle uygulanmalıdır. |
|||
Etiketler: Sarı, Kantaron, Yağı, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.