“Doğal antibiyotik” olarak tanımlanan propolisin 21 bakteri, 9 mantar, 3 protozoa ve çok sayıda virüs türü üzerinde inhibitör etkisi bulunmuştur.

Kuvvetli antioksidan, antiseptik, antibakteriyel, antiviral, antifungal, antikanser ve antiinflamatuvar etkisi nedeniyle çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. 

Klinik çalışmalar propolisin solunum sistemi enfeksiyonları (bronşit, KOAH, influenza), deri hastalıkları (herpes, deri mantarları, alerji, yanık, deri ülseri, apse), diş ve diş eti rahatsızlıkları (diş eti çekilmesi, ağız yaraları), kulak, burun ve boğaz enfeksiyonları, sindirim sistemi hastalıkları (parazit, kolit, mide ülseri, reflü), kadın hastalıkları  ve üriner sistem hastalıkları (idrar yolu iltihabı) üzerinde etkili olduğunu göstermiştir 

ZENCEFİL:

Zencefilin deneysel olarak çalışılmış olan potansiyel klinik etkileri şu şekilde sıralanabilmektedir 

*Antioksidan

*Kardiyovasküler (kalp-damar hastalığı) 

*Gastrointestinal  (sindirim sistemi) 

*Nöropsikiyatrik (baş ağrısı durumunda anti-inflamatuar) 

*Endokrinolojik (hormon hastalıkları)  

*Hematolojik (kan ve kan bozuklukları) 

*Romatolojik (kas ve iskelet sistemi) 

*İmmün modülatör (bağışıklık sistemi ) 

*Anti-mikrobiyal (antiviral, anti-bakteriyel, anti-fungal) 

*Antineoplastik (anti-tümör ) 

KEÇİBOYNUZU:

Son yıllarda keçiboynuzu meyvesinden elde edilen ürünlerin insan sağlığı üzerine olumlu etkileri yapılan birçok çalışma ile kanıtlanmıştır.

Bu çalışmalarda keçiboynuzunun, kalp ve damar hastalıkları ile diyabet ve kanser üzerine olan etkilerinin ön plana çıktığı belirtilmiştir. Ülkemizde keçiboynuzu meyvesinin en yaygın değerlendirme şekli pekmez olarak kullanımıdır. Enerji kaynağı olarak bilinen   keçiboynuzu pekmezi demir ve kalsiyum bakımından zengin bir mineral kaynağıdır. Bu nedenle osteoporoz rahatsızlığı olanlarda kalsiyum ihtiyaçlarının karşılanmasında çok iyi bir destekleyicidir. Ayrıca, keçiboynuzu ekstraktının polifenoller zengin olduğu ve antidepresan olarak etkili olabileceği belirtilmiştir  Günümüzde çölyak hastalarının (gluten alerjisi) gluten ari gıdalar tüketmesi gerekmektedir. Keçiboynuzu meyvesinden elde edilen un bu hastaların tüketebilecekleri gıdalar arasına girmekte olduğu bildirilmiştir. İnsan beslenmesi için önemli olan lifli gıdalar arasında yer alan keçiboynuzu gallik asit bakımından da oldukça zengin bir meyve türüdür. Yüksek gallik asit içeriğinden dolayı kolon kanserine neden olan HT29 hücrelerinin azalmasında etkili olduğu yapılan bir çalışmayla desteklenmiştir. Kortizon tedavisinden başka çare bulamayan, alerjik nefes darlığı çeken ve yılın belli mevsimlerinde öksürük krizlerinin şiddetli olduğunu anlatan birçok insanın, keçiboynuzunu kullanmaya başladıktan sonra rahatlamaya başladıklarını bildirmiştir. Nefes darlığına karşı oldukça etkili olan keçiboynuzu pekmezinin son zamanlarda insan sağlığını tehdit eden akciğer kanserinin önlenmesine de yardımcı olduğu bilinmektedir.